Gelecekte Nakliye: Sıfır Emisyonlu Kamyonlar

Nakliye sektörü de geleceğe hazırlanıyor! Geleceğin nakliye araçları şimdiki kamyonlar değil yeni nesil sıfır emisyonlu kamyonlar olacak. Bu kapsamda “Dünya’yı Sıfır Emisyonlu Kamyonlara Hazırlamak” başlıklı çalışma Hannover’daki son IAA Taşımacılık Fuarı’nda sunuldu. Uzmanlara göre 2035 yılına kadar ABD, Çin ve Avrupa’da kayıtlı kamyonların yarısından fazlası elektrikli akülerle donatılacak veya yakıt kaynağı elektrik olan araçlardan oluşacak.

  • Analistler, 2040 yılına kadar sıfır emisyonlu kamyonların yeni araçlar arasında baskın kalacağını düşünmektedir. Ayrıca kullanım oranlarının %85’e kadar çıkacağı da tahmin edilmektedir.
  • Kamyon kategorisine de yeni araçların ekleneceği düşünülmekte. Yeni araçların eklenmesiyle beraber, sürücülerle kamyon filosunu %40 civarında sıfır emisyonlu kamyonlar oluşturacak.
  • Elektrikli kamyonlardaki bu hızlanma, sıfır emisyonlu araçların kullanımını teşvik eden düzenlemelerden kaynaklanmaktadır. (örneğin, AB Fit for 55 paketi). Bu tür araçlar için teknoloji ve altyapının geliştirilmesindeki ilerlemeyi de sağlayacaktır.
  • Ticari araç üreticilerinin 2024 yılında 70 adet elektrikli kamyon sunması beklenmektedir. Üretimden sonra bu modeller, genele bakıldığında sadece %2’lik bir orana sahip olacak.
  • Oran az gibi gözükse de 2 yıl içerisinde çıkacak yeni modeller de düşünülünce normal karşılanmaktadır. Buna ek olarak, 70 elektrikli modelden sadece 13’ü tek bir şarjla 450 km’den daha fazla seyahat edebilecek. Böylece teknoloji gelişim hızının oldukça dinamik olduğu görülmektedir. Çünkü 1 yıl öncesine kadar, piyasada orta ve uzun mesafeli sürüş için uygun olan sadece 2 adet model vardı.
Sıfır Emisyonlu Kamyonlar
Sıfır Emisyonlu Kamyonlar

Sıfır Emisyonlu Kamyonlar Maliyetlerin Azaltılmasını Sağlayacak!

Taşıyıcı firmaları elektrikli filolara geçmeye ikna edecek şey, işletme maliyetinin az olmasıdır. Günümüzde elektrik kullanımı dizele kıyasla çok daha pahalıdır. Sıfır emisyonlu kamyonlara geçiş için maliyetleri azaltmak yönünde geliştirmeler yapılmakta. Ancak uzmanlar, bu maliyetlerin 2030 yılına kadar dengeleneceğini belirtmekte. Bu dengelenmeye bağlı olarak, uzun vadede piyasadaki elektrikli kamyonlar yaklaşık %30 oranında olacak.

Böylelikle elektrikli kamyonların, toplam işletme maliyetlerini %65 oranında düşürmesi tahmin edilmektedir. 2040 yılına gelindiğinde, 2021 yılına kıyasla bunun için üç farklı faktör oluşacak. Bunlar:

  • Teknolojik ilerlemelerle pillerin, ateşleme sistemlerinin ve şarj altyapısının fiyat ve maliyetlerinde düşüş yaşanması.
  • Maliyeti pahasına tek bir aracın ve bileşenlerinin maliyetini düşürecek elektrikli araç üretiminin geliştirilmesi.
  • Yollardaki işletme maliyetlerini azaltacak olan şarj noktası ağının çoğalması.

Geçiş Süreci

Sıfır emisyonlu kamyonlara geçiş, doğal olarak maliyet olmadan gerçekleşmeyecektir. Üretim araçları ve altyapıya devasa yatırımlar gerekmektedir.

Rapora göre dünyada 2030 yılına kadar her biri yılda 25 GWh ‘ye kadar üretim kapasitesine sahip elektrikli araçlar için 12 ek akü üretim tesisi inşa edilecek.

2020 ve 2030 yılları arasında elektrikli araçlar için akülere olan talep tam tamına 22 kat artacak!

Sıfır emisyona geçiş süreci
Sıfır emisyona geçiş süreci

Analistlerin tahminlerine göre 2030’daki toplam piller arasında kamyonlar için tasarlanan piller %6’lık bir kısma karşılık gelecek. Yani günümüzdeki tüm pilleri düşündüğümüzde, uygun bir talep seviyesinde olacağı düşünülmekte. Ayrıca elektrikli araç filosunun geliştirilmesinin ardından bugüne göre elektrik talebinin %6 artıracağı da tahminler arasında. Dolayısıyla bu durum enerji üretimine ve iletim ağına yapılan yatırımları da etkileyecektir. Ve burada sadece bir elektrik ağının yarattığı talep söz konusu olup, ekonominin diğer alanlarından gelen enerji talebindeki artış konusu ayrıca düşünülmelidir. Bununla birlikte yola çıkan sıfır emisyonlu kamyonları şarj etmek için altyapının da iyi planlanması gerekmektedir.

2040 yılına kadar elektrikli araçların şarj edilmesi ve hidrojenli araca binenlerin yakıt ikmali için gereken altyapının geliştirilmesi planlanmaktadır. Bunun için gerekli olan maliyet 450 milyar dolar civarındadır.

Günümüzde birçok önde gelen kamyon üreticisi hem elektrikli hem de fosil yakıtla çalışan otomobiller üretmektedir. Scania’nın bir düzine arabaya sadece iki tane içten yanmalı motor getirdiğini ve DAF-A’dan yılın kamyonunun hem fosil yakıtla hem de elektrikle çalışan araç olarak geleceği belirtildi. Sergideki ilk elektrikli traktör de Ford Trucks tarafından tanıtıldı.

Facebook adresimizde de ihtiyacınız olan bilgilere ulaşabilirsiniz. Takip ederek sosyal medyada da Nakliyat sektörünü yakından izleyebilirsiniz.

Dizel Krizi Avrupa Ülkelerinde Taşımacılık Sektörünü Olumsuz Etkiliyor

Dizel krizi, olumsuz etkilerini Avrupa ülkelerinde göstermeye başladı. Nakliyecilerin maliyetlerinin büyük kısmını dizel yakıtlar oluşturuyor. Dizel fiyatlarının yükselmesi de nakliyecileri doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla Almanya ve Hollanda’daki taşımacılık ve lojistik kuruluşları hükümetten yardım istemeye başladı. Avrupa’da son günlerde akaryakıt fiyatları yeniden yükselişe geçti ve dizel benzinden daha pahalı hale geldi. Almanya için durum daha da kötü. Çünkü Haziran ayı başında uygulamaya koyulan akaryakıt vergisi indirimi Ağustos ayı sonunda sona erecek.

Alman otomobil kulübü ADAC’a göre, dizelde bir hafta içerisinde 6,3 sent artış görüldü. Bu durumda ortalama olarak bir litre dizel 1.988 Avro’ya mal oluyor. Süper E10 benzinde de artış görüldü (bir haftada 2,6 avro sent) fakat ortalama 1.734 avroluk fiyatıyla dizelden açıkça daha ucuz.

Almanya’da akaryakıt vergisi indiriminin sona ermesinden hemen önce Alman Lojistik ve Taşımacılık Birliği (BLV-pro) taşımacılık sektöründeki mevcut duruma ilişkin bir açıklama yayınladı. BVL-pro, gaz krizinin yanı sıra gelecek haftalarda artan yakıt maliyetlerinden de endişe duyuyor. Dernek, bu sorunlar karşısında küçük ve orta ölçekli taşımacılık şirketlerinin üzerine eğiliyor. Daha çok zarar görecek bu şirketlerin daha iyi korunması gerektiğine de vurgu yapıyor.

Bu durumun nedenleri arasında uzun zamandır devam eden küreselleşme yer alıyor. Piyasanın serbestleşmesinin yanı sıra koronavirüs salgını ve şu anda enerji fiyatlarında görülen artış da neden olarak gösteriliyor. Derneğe göre yüksek enerji fiyatları ve diğer artan maliyetler büyük bir risk faktörü. Çünkü bu durum, Almanya’daki küçük şirketlerin uluslararası rekabete ayak uydurmasını imkansız hale getiriyor. Özellikle de Alman derneğinin ay başındaki dizel fiyat artışını açıklaması problemlere yol açacak. Açıklama fiyat artışını, litre başına 20-25 euro sent civarında olacağı yönünde. Hükümete çağrıda bulunan sendika, küçük ve orta ölçekli taşımacılık şirketlerini iflastan koruyacak bazı çözümler öneriyor. Bu çözümler:

  • Dizel için iki avroluk fiyat sınırı.
  • Taşıma hizmetleri için yasaların öngördüğü şekilde daha kısa ödeme süreleri.

Dizel Krizi için Hükümet ile Görüşme

Hollandalı taşıyıcılar dizel krizi için hükümet ile görüşme halinde, hükümet müdahalesi istiyorlar. Sendika, tüketici kolektifi UnitedConsumers’ın (UC) 25 Ağustos Perşembe gününe kıyasla ortalama akaryakıt fiyatının 4,7 sent artarak benzin fiyatını geçtiği 26 Ağustos Cuma gününe ilişkin verilerine atıfta bulunuyor.

Yüksek dizel fiyatları nakliye maliyetlerinin artması anlamına geliyor. Dolayısıyla Transport en Logistiek Nederland aylardır nakliyecilere yakıt sözleşmesi imzalamaları ve fiyat dalgalanmalarını müşterilere yansıtmaları çağrısında bulunmakta.

Polonya Dizel Fiyatlarında Sekizinci Sırada

AB Ülkesi olan Polonya şu an için dizel fiyatlarında Batı Avrupa’ya kıyasla daha uygun durumda. Polonya’da dizelin an itibariyle ortalama litre fiyatı 1,60 EURO. Polonya 1,60 EURO dizel fiyatıyla 42 ülke içinde (1. sıra en düşük, 42. sıra en yüksek fiyat olacak şekilde) 8. sırada yer alarak 34 ülkeyi arkasında bırakıyor. Dolayısıyla Polonya’da nakliyecilik yapmak bir çok ülkeye kıyasla daha avantajlı.

Polonya nakliye olarak Türk girişimcilere AB ülkesi olan Polonya’da nakliye şirketi kurma ve taşımacı olma girişimlerinde gerekli yönlendirmeleri yaparak destek oluyoruz. Detaylı bilgi almak için bize sitemiz üzerinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca Facebook hesabımızı takip ederek oradan da iletişime geçebilirsiniz.

AB Karayolu Taşımacılığının En Büyük Nakliyecisi: Polonya

Polonya AB karayolu taşımacılığında önemli bir konuma sahiptir. Bu konum; artan ticaret hacmi, AB taşımacılık hizmetleri pazarına erişimin serbestleştirilmesi ve Polonyalı şirketlerin sunduğu cazip fiyat avantajlarının bir sonucudur.

Eurostat verilerine göre Polonyalı şirketler 2018 yılında yaklaşık 270 milyon ton yük taşımıştır. Bu rakam AB karayolu taşımacılığı yükünün %23’ünü oluşturmaktadır. Polonya’nın AB’ye katılımından günümüze kadar karayolu yük taşımacılığı hacmi sürekli olarak artmıştır. Bu dönemde, Polonyalı şirketlerce taşınan yükün ağırlığı altı kattan fazla artmıştır.

2006 yılından itibaren, Polonyalı nakliye şirketleri tarafından uluslararası taşımacılıkta gerçekleştirilen ve ton-kilometre olarak ölçülen yük işi, yerel taşımacılığa kıyasla daha yüksek olmuştur. 2018 yılında Polonyalı şirketlerin taşımacılık işlerinin yaklaşık %64’ünü uluslararası taşımacılık oluşturmuştur.

Karayolu taşımacılığı Polonya’nın dış ticaretinde kilit bir rol oynamaktadır. Eurostat’ın dış ticaret istatistiklerine göre, karayolu taşımacılığı 2018 yılında ihracatın %72’sini, ithalatın ise %45’ini oluşturmuştur. Polonyalı nakliyeciler tarafından taşınan yüklerdeki artış dış ticaretteki artıştan kaynaklanmaktadır.

Polonya’nın AB’ye katılımının ardından AB karayolu taşımacılığı pazarına erişimin serbestleşmesi ve taşımacılık şirketlerinin fiyat rekabeti; yabancı ülkeler arasındaki taşımacılıkta (çapraz ticaret) ve diğer AB ülkeleri içindeki taşımacılıkta (kabotaj) önemini arttırmıştır.

Polonyalı nakliye şirketlerinin uluslararası taşımacılıktaki rekabet gücü taşımacılığın yapısında kademeli bir değişime yol açmıştır. Polonya’nın AB’ye katılımından hemen sonra taşımacılıktaki büyüme, uluslararası taşımacılığın %87’sini oluşturan ihracat-ithalat yüklerine dayanıyordu.

On beş yıl sonra, 2018’de, ithalat ve ihracatla ilgili ikili navlunların payı %55’e düşmüştür. Navlunların geri kalan %45’i yabancı ülkeler arasındaki taşımacılık (çapraz ticaret) ve kabotajdan oluşuyordu.

Polonya – AB Ülkeleri Arasında Yapılan Nakliyelerde Polonyalı Şirketler Öne Çıkıyor

AB ülkelerinde uluslararası yük taşımacılığındaki eğilimler son yıllarda büyük farklılıklar göstermiştir. Başta Polonya, Romanya ve Litvanya olmak üzere Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri nakliye alanında hızlı bir büyüme yaşamıştır.

Polonya ile diğer AB ülkeleri arasındaki ikili taşımacılıkta Polonyalı nakliyeciler açık bir şekilde hâkim durumdadır. Nakliye ile alakalı ilişkilerde yerli nakliye şirketlerinin payı 2018’de yaklaşık %93’e ulaşmıştı.  Ticaret ortağı ülkelerden gelen nakliyeciler Polonya’ya ve Polonya’dan taşınan yükün %6’sından azını oluştururken diğer AB ülkelerinden gelen nakliyeciler yükün sadece %1,6’sını oluşturmuştur.

Yüklerin çoğu Polonya ve Almanya arasında taşınmaktadır. Polonya şu anda Avrupa Birliği’ndeki en önemli ikinci karayolu taşımacılığı destinasyonudur. 2018 yılında Polonya ile Almanya arasında 60,4 milyon ton yük taşınmıştır. Hollanda ile Almanya arasında ise daha fazla yük taşınmıştır.

Nakliye şirketlerinin ulusal yapısı, Polonyalı nakliye şirketlerinin baskınlığını göstermektedir. Polonya ve Almanya arasında taşınan yükün %95’ini Polonyalı nakliyeciler; %4,2’sini Alman nakliyeciler ve kalan %0,8’ini de başta Litvanya olmak üzere diğer AB ülkelerinden nakliyeciler taşımıştır. Polonyalı nakliyeciler; paylarının %97 olduğu Hollanda, İtalya ve Fransa’ya yapılan ve bu ülkelerden yapılan taşımalarda da öne çıkmaktadır.

Polonyalı şirketlerin AB ülkeleriyle yapılan taşımacılık faaliyetlerindeki hakimiyeti, Polonya’nın AB’ye katılımından bu yana hissedilmektedir. 2004 yılında ihracat ve ithalat yüklerinin %82’sini Polonyalı nakliyeciler; %15’ini ticaret ortağı ülkelerden nakliyeciler ve %3’ünü üçüncü ülkelerden nakliyeciler taşımıştır. Yeni üye ülkelere ve bu ülkelerden yapılan nakliyelerde Polonyalı nakliyecilerin payı %50’nin biraz üzerinde olmuştur.

Polonya AB’nin Çapraz Ticaret Merkezi Konumunda

Yabancı ülkeler arasındaki taşımacılık (çapraz ticaret), Avrupa Birliği’nde uluslararası karayolu taşımacılığının en hızlı büyüyen kısmıdır. 2018’de AB ülkeleri arasındaki yük hacminin %22’si yükleme veya boşaltma yapılan ülke dışındaki ülkelerden gelen nakliye şirketleri tarafından taşınmıştır.

Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin AB’ye katılımının ardından, yeni Üye Devletlerde kayıtlı nakliyecilerin uluslararası nakliye pazarındaki rekabeti büyük ölçüde artmıştır. Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri artık yabancı ülkeler arasındaki taşımaların %80’inden fazlasını gerçekleştirmektedir.

AB ülkeleri arasındaki ilişkilerde en aktif olan Polonyalı nakliye şirketleridir. Polonyalı nakliyeciler AB’deki tüm çapraz ticaret taşımacılığının %33’ünden fazlasını gerçekleştirmektedir.

2018 yılında Polonyalı çapraz ticaret taşımacılığı ile uğraşan şirketler 74 milyon tonluk taşıma gerçekleştirmiştir. Taşımacılık pazarının büyüklüğü ve coğrafi yakınlık nedeniyle, Polonya’nın çapraz ticaret taşımaları ağırlıklı olarak Almanya pazarında yoğunlaşmaktadır.

2018 yılında, Almanya ve diğer AB ülkeleri arasındaki taşımalar, Polonyalı nakliye şirketleri tarafından gerçekleştirilen çapraz ticaret taşımalarının %64’ünü oluşturmuştur. Polonyalı taşımacılık şirketleri 2018 yılında toplamda Almanya ve diğer AB ülkeleri arasındaki ikili taşımacılıkta navlunun %13’ünü oluşturmaktadır.

2018 yılında Polonyalı nakliyeciler için en önemli yön, Fransa ve Almanya arasındaki yük taşımacılığı oldu. Polonyalı şirketler toplam 10,5 milyon ton malzeme taşımıştır. Bu rakam iki ülke arasında taşınan yükün %22’sini oluşturmaktadır.

Söz konusu durum Polonyalı tırların Fransa ve Almanya arasındaki güzergahlarda Fransız nakliyecilere ait tırlardan daha fazla yük taşıdığı anlamına geliyor. Benzer şekilde Polonyalı şirketler; Avrupa Birliği’ndeki en büyük taşımacılık ilişkisi olan Hollanda ve Almanya arasındaki güzergahlarda büyük hacimlerde yük taşımaktadır.

Polonyalı Nakliyecilerin AB Kabotajındaki Güçlü Konumu

Polonya, Avrupa Birliği’nde kabotaj sağlayan en büyük taşıyıcıdır. 2018 yılında yerli şirketler kabotaj kapsamında 46,6 milyon ton yük taşımıştır. Bu rakam Polonyalı nakliyecilerin uluslararası taşımacılıkta taşıdığı tüm yükün %17’sine tekabül etmektedir.

Kabotaj, Avrupa Birliği’ndeki en küçük uluslararası taşımacılık kategorisi olmaya devam etmektedir. 2013 ve 2017 yılları arasında en yüksek büyüme oranına sahip olmuştur. AB genelinde kabotaj şimdiye kadar yurtiçi taşımacılığın sadece %4’ünü oluşturmuştur.

Yabancı nakliyeciler kabotaj yaygınlık oranının %14 olduğu Belçika’yı sıklıkla kullanılır. Fransa (%9), Avusturya (%8) ve Almanya’da (%8) da ortalamanın üzerinde oranlar görülmektedir. Öte yandan en düşük kabotaj penetrasyon oranları Polonya ve Bulgaristan (%0,1) ile Letonya’da (%0,3) kaydedilmiştir.

Yurtiçi karayolu taşımacılığının büyüklüğü göz önüne alındığında, kabotaj için en büyük pazarlar Almanya ve Fransa’dır. 2018 yılında Almanya, Avrupa Birliği içindeki kabotaj taşımacılığının %40’ını, Fransa ise %17’sini gerçekleştirmiştir. Çapraz ticarete benzer şekilde, Alman pazarı da kabotajda Polonyalı nakliyeciler için en önemli pazardır.

2018’de Kabotaj taşımacılığının %70’i Almanya’daki gönderici ile yükün alıcısı arasında gerçekleştirilmiştir. Aynı zamanda, Polonyalı nakliyecilerin Alman pazarındaki kabotaj payı %55’e ulaşmıştır.

Almanya’daki kabotaj taşımacılığının geri kalanı Hollanda, Romanya ve Litvanya’dan nakliyeciler tarafından gerçekleştirilmektedir. Polonya aynı zamanda Fransa ve İtalya’da kabotaj sağlayan ana nakliyeci konumundadır.